Herkes içerik üretiyor; üstelik yapay zekâ sayesinde bunu saniyeler içinde yapabiliyor. Bilgi çoğaldıkça kıymetli olanla işe yaramaz olanın arasındaki çizgi bulanıklaştı. Google bu gürültünün ortasında düğmeye bastı: “Artık kullanıcıma çöp gösteremem.”
Son iki yıldaki tüm core güncellemelerin ortak mesajı tek bir noktaya odaklanıyor: Kaliteyi ispatla. Güvenilir olduğunu kanıtla. Değer üretmeden sıralamaya oynama. Arama ekosistemi kökten değişti; Google artık içerik üreticilerinden sadece yazı değil, gerçek uzmanlık, kanıtlanabilir deneyim ve kullanıcıya fayda talep ediyor. Bu yeni dönemin adı: E-E-A-T ve Helpful Content çağı.
Burası oyunun kurallarının yeniden yazıldığı yer. Buradan devam ettiğinde içerik artık “yazılmış” değil, “hak edilmiş” oluyor.
Google’ın Yeni Oyun Kuralları: E-E-A-T
E-A-T dediğimiz kavram 2014'ten beri var ama 2022'de gelen 'E' harfi (Experience - Deneyim) her şeyi değiştirdi. E-E-A-T, bir içeriğin ne kadar sağlam olduğunu anlamaya yarayan bir kontrol listesi gibi. Özellikle de (Google'ın deyimiyle) YMYL (Your Money or Your Life – Paran ya da Hayatın) dediğimiz sağlık, finans, hukuk gibi kritik konularda bu dört sinyal olmazsa olmaz. Kaldı ki bu konudaki içerikler artık pazarlama dünyasında "Evergreen içerik" olarak biliniyor, ona da başka bir yazımızda değiniriz.
Deneyim (Experience)
İşte Google'ın son zamanlardaki en büyük aşkı. Artık sadece kitaplardan okuduğun bilgiyi anlatmak kesmiyor. Deneyim, demek ki: O işi bizzat yapmış, ürünü kurcalamış, hizmeti test etmiş ve sonuçlarını kendi gözünle görmüş olman demek.
Örnekle Açalım: Bir e-ticaret yazılımı hakkında yazı yazıyorsun. Özelliklerini yazmak yerine, o yazılımı kurarken yaşadığın sinir bozucu anları ve bulduğun süper pratik çözümleri anlatmalısın. Niye mi Önemli? Deneyim, içeriğini YZ'nin ürettiği kopyala-yapıştır metinlerden anında ayırıyor ve içeriğine o "insan dokunuşunu" katıyor. İşte fark burada başlıyor!
Uzmanlık (Expertise)
Bu da yazarın veya markanın, konuyla ilgili sadece genel bilgiye değil işin en ince detaylarına, niş terimlere ve sektör sırlarına hakim olması demek. Bunu Nasıl Gösterirsin? Resmi eğitimler, aldığın sertifikalar, yayınlanmış makalelerin veya o sektörde geçirdiğin uzun yıllar. Niye mi Önemli? Uzmanlık sayesinde, kullanıcıların aradığı niyetin tam kalbine inebiliyor ve "Başka yerde arama yapmama gerek kalmadı" dedirten çözümler sunabiliyorsun.
Otorite (Authoritativeness)
Otorite diğer uzmanların ve platformların sana o alanda "lider kaynak" gözüyle bakması demek. Sen, sektörde bilgi almak için gidilen ilk adres, yani bir "referans noktası" olmalısın. Bunu Nasıl Gösterirsin? Sektörün saygın sitelerinden doğal yollarla gelen linkler (backlink), adının veya markanın (link vermeseler bile) güvenilir yerlerde geçmesi ve sosyal medyada da "bu adam işi biliyor" algısının oluşması. Niye mi Önemli? Otorite ne kadar güçlüyse, Google da içeriğini o kadar geniş bir kitleye gönül rahatlığıyla önerebiliyor.
Güvenilirlik (Trustworthiness)
E-E-A-T'nin sarsılmaz temeli bu! Kullanıcının ve Google’ın, senin bilgine, markana ve hatta yazarın kimliğine gözü kapalı inanması demek. Özellikle para ve sağlık gibi hayati konularda çok kritik. Bunu Nasıl Gösterirsin? İletişim bilgilerinin şeffaf olması, Gizlilik Politikasının kolayca bulunması, güvenlik sertifikaların (SSL) ve elbette doğru, kaynak gösterilmiş bilgi kullanman. Niye mi Önemli? Güvenilirlik yoksa, diğer üçü (Deneyim, Uzmanlık, Otorite) ne yazık ki havada kalır. İşin dürüstlük kısmı, her şeyden önemli.
Google Kime Sarılıyor, Kimi Cezalandırıyor?
2022'de hayatımıza giren Helpful Content Update (Yararlı İçerik Güncellemesi), E-E-A-T'nin pratik uygulama kılavuzu gibi düşünebiliriz. Felsefesi gayet açık: Kullanıcının işini hakikaten kolaylaştıran, bir sonraki adımı gösteren içeriklere yıldızlı pekiyi verirken, sırf sıralama kasmak için yazılmış yüzeysel metinleri cezalandırırım. Bu yaklaşım teknik detaylardan ziyade, içeriğin ruhuna ve amacına odaklanmamızı sağlıyor.
Google'ın Beğendiği Helpful Content Sinyalleri
-
Kullanıcı aramasını yapıp senin sayfana geldiğinde, "Tamamdır, aradığımı buldum!" demeli. Sayfadan ayrılırken, niyeti yüzde yüz karşılanmış olmalı.
-
Kimsede olmayan, konuya yeni bir açıdan bakan veya kendi özgün verilerini sunan içerikler, Google'ın göz bebeği.
-
Eğer bir sorun 500 kelimede çözülüyorsa, sırf "uzun olsun" diye 3000 kelimeye şişirmek boş iş. Kısa ama çözüm garantili içerikler çok daha değerli.
-
Sitenin hızlı açılması, mobil cihazlarda mükemmel görünmesi ve karmaşık bilgileri tablolarla, infografiklerle anlaşılır sunman, içeriğin "yararlı" sayılmasında büyük rol oynar.
Cezalandırılan "Unhelpful" (Yararsız) İçerik Sinyalleri
-
Yazanın tek derdinin okuyucuya yardım etmek değil de sadece Google'a şirin görünmek olduğu belli olan içerikler.
-
İnternetin her yerinde bulabileceğin, derinliksiz ve bayat bilgileri yeniden ısıtıp sunmak.
-
Belli bir alanda uzmansın ama sırf trafik gelsin diye alakasız her konuya (örneğin muhasebeciysen balık tariflerine) girmek. Bu, genel otoriteni düşürür.
Topical Authority İnşası
E-E-A-T'deki 'Otorite' dediğimiz şeyin güncel karşılığı "Topical Authority" (Konusal Otorite). Artık Google sadece tek bir sayfana bakmıyor, tüm sitenin belirli bir alandaki derinliğini ölçüyor. Bir alanda Konusal Otorite kurmak Google'a "Bu konuda benden iyisi yok!" demektir.
Konusal Otoriteye Ulaşmanın Üç Kolay Yolu:
1. Pillar ve Cluster (Ana Sütun ve Küme) Sistemi: Bu, Konusal Otoritenin temel planıdır:
-
Pillar Content (Ana Sütun): Alanındaki en büyük en detaylı konuyu ele alan dev rehberler. (Örn: "2025'in En Kapsamlı Dijital Pazarlama Rehberi").
-
Cluster Content (Küme İçerik): Bu ana sütunun altındaki daha spesifik, daha niş konuları derinlemesine işleyen makaleler. (Örn: "E-posta Segmentasyonunun Püf Noktaları" "Google Ads'te Bütçe Yönetimi").
-
Link Kuralı: Kümedeki tüm içerikler, mutlaka Ana Sütun içeriğe geri link vermeli. Bu, Google'ın konuyu ne kadar bütünleşik ele aldığını görmesini sağlar.
2. Semantik Alanları Kullanmak
Sadece tek bir anahtar kelimeye takılıp kalma. O konuyla alakalı tüm eş anlamlı, yan anlamlı (LSI) kelimeleri ve ifadeleri içeriğine doğal bir şekilde serpiştir. Bu, Google'ın konuyu tam olarak kavradığını gösterir. Mesela, "e-ticaret SEO" yazıyorsan; "ürün sayfası optimizasyonu", "site içi arama deneyimi", "dönüşüm oranı optimizasyonu (CRO)" gibi terimleri de mutlaka kullanmalısın.
3. Sadece Nişinde Kalmak
Google, her şeyden biraz yazan siteler yerine, tek bir alanda uzmanlaşanlara daha çok güvenir. Nişini dar tutmak, uzmanlık sinyalini patlatır. Unutma, pazarlama uzmanı bir site, sırf tık almak için "en iyi kurabiye tariflerini" yayınlarsa, bu onun genel otoritesine zarar verir. Nişinde kalmak, uzun soluklu bir rekabet gücü sağlar.
Kullanıcının Kafasındakini Anlamak (User Intent)
İçeriğinin E-E-A-T ve Helpful Content standartlarını yakalamasının en can alıcı yolu, kullanıcının tam olarak ne aradığını bilmekten geçer.
-
Kullanıcı "Nasıl yapılır?" diye soruyorsa: Adım adım rehber, görsellerle desteklenmiş listeler sun.
-
Kullanıcı "Nedir?" diye soruyorsa: Kapsamlı bir tanım ve arka plan hikâyesi ver.
-
Kullanıcı "En iyi Ürün/Hizmet" arıyorsa: Tarafsız karşılaştırmalar, artıları ve eksileriyle dolu değerlendirmeler yap.
Özel: Türkçe'nin SEO'da Görülmeyen Gücü
Bu hep üzerinde durduğum bir konu aslında. Sadece Türkçe olarak düşünmeyelim; hedef ana dil olarak düşünelim, bu İngilizce de olabilir Almanca da. İçerik yazarken çoğumuzun gözden kaçırdığı bir gerçek var: Türkçe. Google bize bu zamana kadar hep içerik kurallarını doğrudan ya da dolaylı olarak söyledi, pek çoğumuz yazıp çizdik, bunları hep anlattık. Şöyle oturup bir düşünün, içerik SEO'sundaki klasik kuralları aklınıza getirin. Şimdi de bir makale yapısını gözünüze getirin. Bunun için edebiyatçı olmaya gerek yok, aşağı yukarı hepimiz klasik makale yapısını biliyoruz.
Türkçe makale yapısı nasıldı? Makale başlığı, özet, anahtar kelimeler, giriş, başlıklar ve onu destekleyen alt başlıklar, sonuç.
SEO içerik yapısı nasıldı? H1 başlık, giriş, başlıklar ve onu destekelyen alt başlıklar, sonuç. (Anahtar kelimeler metnin içine serpiştirilir.)
Ne kadar da benziyor değil mi?
Burada değinmek istediğim konu şu: İçerik SEO'su hep basit gözüken ama bir noktada herkesin duvara toslayabildiği bir konu. Bu konuda da yazılıp çizilen çok fazla şey var. Benim size göstermek istediğim şey şuydu; SEO'ya uygun içerik yapısı aslında tam anlamıyla Türkçe kurallara uygun yazılmış bir makale yapısı. Bir noktada aslında Google ne demiş, ne istemiş, ay şu ne olacaktı, kaç başlık lazım, hangi başlıklar H2 hangisi H3 olacak diye derin derin düşünmek yerine aslında kendinizi biraz salıp Türkçe kurallarını gözünüzün önüne getirip bir içerik yazsanız ne anahtar kelime tekrarına düşersiniz ne başlık hiyerarşiniz bozuk olur ne de Google sizi cezalandırır.
Bir tüyo daha: Google kullanıcı odaklı içerik isterken, yani kullanıcıya fayda sağlayan içerik isterken aslında hedeflenen ana dile uygun bir içerik yapısı görmek ister. Şöyle düşünün, siz hiç büsbütün yazım hatalarıyla dolu bir kitabı okuyabilir misiniz? Biraz düz mantık ama benzer mantık!
Yorum yapmak için giriş yapın
Düşüncelerinizi paylaşın ve tartışmaya katılın
Giriş Yap